İSRAİL’İN FİLİSTİN SALDIRILARI VE ABD SEÇİMLERİ
- Beyzanur Yüksel
- 7 Haz 2024
- 6 dakikada okunur
“Savaşın ilk kurbanı gerçeklerdir.”
Gerek devletler gerekse uluslararası örgütler nezdinde bir çözümün bulunamadığı çatışmalarda bireyler, STK’lar bünyesinde veya bağımsız olarak sivil tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Bu tepkiler esnasında, bağlı bulunulan hükümetten de tepki gösterilen unsura yönelik bir hareket ve engelleme mekanizması oluşturması beklenmektedir. Sivil tepkilerin kamuoyu oluşturabilmesi ve yerel ve uluslararası birimlerde ses getirebilmesi için gazeteciler tarafından açık bir şekilde anlatılması büyük önem taşımaktadır.
Gerek İsrail’in Filistinli sivillere karşı uyguladığı hukuksuz ve orantısız şiddetin birçok uluslararası medya kuruluşu tarafından görmezden gelinemeyecek noktaya ulaşması gerekse sosyal medya platformları vasıtasıyla bilginin yayılma hızı sayesinde dünya çapında Filistin yanlısı bir kamuoyu oluşmuştur. Dünya genelinde artan protestolar ve Filistin yanlısı gösteriler giderek Amerikan iç siyasetinde bir baskı unsuruna dönüşmüştür.
Gazze’de yaşanan insanlık dramı dünyada daha önce görülmemiş düzeyde bilinçlenme ve harekete geçme tepkisine yol açmıştır. Eylemlerdeki insan çeşitliliği, dayanışmanın dil, din, ırk farketmeksizin ortaya koyulabildiğini göstermiştir. Her geçen gün çeşitli eyaletlere yayılarak devam eden protestolar, ABD Başkanı Joe Biden’ı baskı altında bırakarak zorlayıcı bir hal almaya başlamıştır. Bir yandan İsrail’e koşulsuz desteğini sürdürürken, bir yandan insani yardım söylemlerini arttıran Başkan Biden, kamuoyunda ikilem yaratmaktadır.
ABD Seçim Sürecinde Filistin Söylemleri Nasıldı ?
Gazze’de yaşanan soykırım, her dinden ve ırktan insanın bir noktada buluştuğu konu haline gelmiştir. Yaşanan insanlık dramına tepki vermek için daha önce benzeri görülmemiş bir dayanışma ortaya çıkmıştır.
Başkan Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken Gazze soykırımı sürecinde gerçekleştirdiği ve halen sürdürmekte oldukları resmi ziyaretler ve mitingler sırasında sözlü saldırılara ve çeşitli protestolara maruz kalmıştır.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 7 Ekim’den bu yana Ortadoğu’ya kritik ziyaretlerde bulunmuş, Filistin başta olmak üzere Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye ile diplomasi trafiğini sürdürmüştür.
Ekim ayından itibaren yoğun mesaisini sürdüren Blinken, ziyaret başlıklarında “Hamas terörist saldırısı”, ifadesine vurgu yaparak görüşmelerinde İsrail’in kendi kaderini tayin etme hakkının bulunduğunu sık sık dile getirmiştir. Bu ifadeleriyle İsrail’in insanlık dışı müdahalelerini meşrulaştırma gayretine girmiştir. “Hak” kavramını yalnızca İsrailliler konusunda kullanan Blinken’ın açıklamalarının tarafsızlıktan oldukça uzak olduğu gözlenmiştir. Ateşkes ve rehineler için arabuluculuk teşviki içeren paylaşımlar silinerek Amerikan Donanması’nın “her zaman her şeye hazırız ve hazırlıklıyız” mesajı yayınlanmıştır. Biden’ın da “tek başına kendini savunabilecek kadar güçlü olabilirsin ama Amerika var olduğu sürece bunu asla yapmak zorunda kalmayacaksın” şeklindeki cümleleri İsrail’e koşulsuz desteğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
ABD’nin USS Gerald R. Ford uçak gemisi taarruz grubu, 8 Ekim’de İsrail’in yakınında konuşlandı
ABD ve İsrail gibi demokrasilerin, uluslararası hukuka ve savaş hukukuna saygılı olduklarını ifade etmesine karşın gerçekleşen katliamlar tam tersini ortaya koymuştur.
ABD Kasım ayında gerçekleşecek olan seçimlere yaklaşırken, söylemlerini değiştiren Biden hükümeti, İsrail’e baskı yapmaya başlamıştır. Ancak Birleşmiş Milletler’de İsrail’e yönelik herhangi bir olumsuz kararda veto hakkını kullanmaktan çekinmemiştir.
İsrail’e sürekli fon sağlanması, ABD Temsilciler Meclisi’nde ayrışmalara sebebiyet vermiştir. Sonu gelmeyen destek fonlarına karşı çıkanlar, sağlık hizmetlerinin yetersiz olmasına eleştiri getirrerek giderilmesini talep etmişlerdir.
Sık sık doğru olmayan bilgilere başvurarak medyayı yanlış yönlendiren Joe Biden, Hamas’ı kastederek “teröristlerin, çocukların kafalarını kestiği doğrulanmış fotoğrafları göreceğimi hiç düşünmezdim” beyanında bulunmuştur. Fakat öte yandan kamuoyundaki görünümünü toparlamaya çalışan Biden, Ramazan ayına girilmesiyle birlikte X platformu üzerinden bir tweet/mesaj yayınlayarak Müslümanların Amerika’da önemli bir değer olduğunu ifade etmiştir. Filistin’de yaşanan acılara değinen Biden, yaşanan acıların aklında olacağını dile getirmiştir. Dışişleri Bakanı Antony Blinken da, bakanlığın bir geleneği olan iftar programında diplomasi camiasını ağırlayarak “kalplerimiz, birçok Müslüman toplumunun acı çektiği bir dönemde acı çeken herkesle birlikte. Diplomatlar olarak, birçok kişinin karşılaştığı yürek parçalayıcı koşulları iyileştirmek, insanlık dışılaştırmaya karşı mücadele etmek ve barışı ilerletmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz”[1] mesajını vermiştir.
İnsani Yardım
Savaş ortamında kritik bir öneme sahip olan gıda ve temizlik malzemelerini ulaştırmak çoğu zaman zor koşullarda mümkün olmaktadır. Gazze’de daha önce görülmemiş bir engellemeye maruz kalan Filistin halkı, savaşın yıkımlarıyla mücadele etmek bir yana, temel ihtiyaçlarını karşılamada zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.
İnsani yardım faaliyetleri sırasında birçok malzeme, İsrail’in yoğun saldırılarına uğramıştır. İnsani yardıma erişmeye çalışan Filistin halkının üzerine tereddütsüz saldırı gerçekleştiren İsrail, dünya kamuoyunda yoğun eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır.[2]
İsrail'in yardımların girişini engellediği Gazze'de, insanların açlıktan öldüğünü ve bunların televizyondan canlı izlendiğini belirten savaş karşıtı kadınların oluşturduğu “Code Pink” adlı uluslararası sivil toplum kuruluşu kurucusu Medea Benjamin "açlıktan ölüyorlar ama yine de Kongre, yardıma ihtiyacı olan insanlara gıda ulaştırma kapasitesine sahip olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğu tek kuruma giden parayı yasaklama kararı aldı" ifadelerini kullanmıştır.[3]
Gazze’de doktorluk yapmış ve yakın zamanda geri dönmüş bir gözlemci, örgütlenmenin gerekliliğine ve Joe Biden gibi insanlara bu olaylara karşılık siyasi maliyeti arttırma zorunluluğuna dikkat çekmiştir[4].
Putin-Hamas Benzetmesi
Ukrayna Savaşı konusunda medyada Ukrayna’ya gösterilen uluslararası desteğin, özellikle insani kaybın binlerce kat fazla yaşandığı Filistin’e gösterilmemesi dikkat çekmektedir. Aynı zamanda çeşitli medya organlarında Putin ve Hamas’ı benzeten haberler sık sık gündeme getirilmiştir.
Netanyahu, “Hamas yeni Nazilerdir, onlar yeni IŞİD'dir ve onlara karşı birlikte savaşmalıyız. Nasıl ki uygar dünya Nazilere karşı birleştiyse ve IŞİD'e karşı birleştiyse, biz Hamas'a karşı savaşırken ve onu yenerken artık İsrail'in yanında durmalı” diyerek Batı dünyasını kendi cephesine çekmeye çalışmıştır. Hamas’ın Filistin halkı adına verdiği mücadeleyi gayri meşru göstererek sivil kaybını görmezden gelmiştir. Netanyahu’nun sözkonusu açıklamalarını destekler nitelikte Biden “değerlerimiz bizi diğer ulusların birlikte çalışmak isteyeceği bir ortak haline getiriyor. Ukrayna'dan uzaklaşırsak ya da İsrail'e sırtımızı dönersek tüm bunları riske atmış oluruz” şeklinde konuşmuştur. Biden; kaosu, ölümü ve yıkımı Hamas’ın gerçekleştirdiğini söyleyerek dünyanın giderek daha tehlikeli bir hal aldığını ifade etmiştir.
Seçimlerin Yaklaşması Hükümet Yetkililerinin Söylemlerinde Nasıl Bir Değişiklik Yarattı?
7 Ekim saldırılarından sonra ABD’nin söylemlerinde İsrail’e koşulsuz destek ifadelerine yer verdiğini görülmüştür. Biden’ın “Siyonist olmak için yahudi olmaya gerek yok” ifadeleri üzerine İsrail lobisinden 11.2 milyon dolar bağış toplaması dikkat çekmiştir[5].
ABD’li yetkililer insani yardım konusuna vurgu yapmaya başlasalar bile, tutarsız söylemleri ile yaşanan insani krizi geri plana atmayı başaramışlardır. Halktan hissettikleri baskı, harekete geçmelerine sebep olmuş fakat bunun için bir parça geç kalınmıştır. Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan bazı yetkililer istifa etmiş ve Demokrat parti üyeleri, İsrail’e desteğinin maliyetlerine tek başına katlanacağı konusunda Biden’ı uyarmıştır.
Filistin’e Destek Gösterilerinin Amerikan Siyasetindeki Etkisi
New York başta olmak üzere ABD’nin birçok eyaletinde Filistin yanlısı protesto gösterileri sürmektedir. Üniversitelerin de dahil olduğu gösteriler giderek geniş yankı uyandırmaktadır. ABD’nin İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto eden ünlülerin sansürlemelerine karşı gösteriler düzenlenmiştir. Hükümete eleştiri okları yönelten rektör ve akademisyenlerin görevden alınması, özellikle genç nüfus üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.
Filistin yanlısı göstericiler, Gazze'deki savaşta ateşkes talebiyle ABD genelinde yolları, otoyolları ve köprüleri kapatmıştır. New York, Kaliforniya, Oregon, Philadelphia, Chicago, Miami ve San Antonio'da protestolar gerçekleştirilmiştir.[6]
Temsilcilik önünde kendini yakma eyleminde bulunan ABD askeri, hükümet tarafından yalnızca facia olarak nitelendirilmiştir. New York'ta; Barış İçin Yahudi Sesi Hareketi, New York Müslüman Eylem Ağı, New York Müslüman Demokrat Kulübü ve Amerika Demokratik Sosyalistlerin New York'taki bazı şubeleri başta olmak üzere, 20'den fazla grubun desteğiyle "Boş Bırak New York" adlı koalisyon kurulmuştur[7].
Başkan Joe Biden, eski Başkan Barack Obama ve Bill Clinton ile birlikte New York’un ünlü konser ve eğlence salonu Radio City Hall'de seçim kampanyasına bağış etkinliği düzenlemiş, Filistin yanlısı gösteriler bu etkinliğe de damgasını vurmuştur[8].
Değerlendirme
İsrail’in Filistin’de demokratik ve insani değerleri, savaş hukukunu ve uluslararası hukuku hiçe sayan eylemlerinin dünya kamuoyunda ve ABD’de yarattığı tepki, Amerikan iç siyasetini etkiler boyuta ulaşmıştır. Dünyanın her yerinde ve ABD’de İsrail şiddetine karşı yükselen sivil protestolar, özellikle ABD’nin saygın üniversitelerinde gerçekleşen gösteriler ABD’nin İsrail politikasında değişim yönünde bir etkiye henüz yol açmamış olsa da bazı taşları yerinden oynatmayı başarmıştır.
Vietnam Savaşı’ndan sonra bir kere daha ABD dış politikası iç isyasetine damga vuracak etkilere yol açmış gözükmektedir. Bu etkinin boyutu ve sayılsal sonuçları tüm dünya tarafından ABD’nin Kasım 2024 seçimlerinde gözlenecektir.
[1] Antony Blinken, X Platformu, 9 Nisan 2024 , X'te Secretary Antony Blinken: "Tonight I welcomed our diplomatic community and @StateDept colleagues for an Iftar dinner — a longstanding and important Department tradition to commemorate Ramadan. https://t.co/V5MGjFAklu" / X (twitter.com), (Erişim Tarihi : 13 Nisan 2024).
[2] Ekip , “İsrail Ordusu Gazze’de Yardım Bekleyen Filistinlilere Ateş Açtı” , Anadolu Ajansı , 9 Mart 2024.
[3] Dilara Karataş, “ABD’ de UNRWA’ya fonların durdurulması ve İsrail’e Askeri Yardım Protesto Edildi” , Anadolu Ajansı, 23 Mart 2024.
[4] Nermeen Shaikh , "Bundan Biz Sorumluyuz": Amerikalı Cerrahlar Gazze'den Döndü, ABD'nin Soykırımdaki Suçluluğunun Sona Ermesi Çağrısı | Şimdi Demokrasi! (democracynow.org) , Democracy Now , 11 Nisan 2024, (Erişim Tarihi : 04 Haziran 2024).
[5]Abdulfettah İsmail Şenbaş , X Paltformu , 12 Nisan 2024 , X'te Abdulfettah İsmail Şenbaş: "Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok diyen ABD Başkanı Biden, ABD'deki İsrail Lobisi'nden 11.2 milyon dolar 'bağış' aldı." / X (twitter.com) (Erişim Tarihi : 15 Nisan 2024 ).
[6] Kanishka Raj Singh, X Paltformu, 16 Nisan 2024 , X'te Kanishka Raj Singh: "Pro-Palestinian demonstrators blocked roads, highways and bridges across the US on Monday demanding a ceasefire in the war in Gaza. Protests were reported in New York, California, Oregon, Philadelphia, Chicago, Miami & San Antonio. #GazaWar #Ceasefire https://t.co/kpuv35KGZj" / X (twitter.com) (Erişim Tarihi :16 Nisan 2024).
[7] “ New York’un İlerici Demokratlarından ABD Başkanı Biden’a Boş Oylarla Gazze Mesajı : Boş Bırak New York”, TRT Haber , 27 Mart 2024.
[8] Dilek Kaya, “Filistin yanlısı göstericiler, Biden’ı ve eski başkanların da katıldığı yardım etkinliğini protesto etti”, Turkish Journal, 29 Mart 2024.